Yozlaşma ve Toplumsal Kurumlar

Yozlaşma ve Toplumsal Kurumlar
İrfan ATALAY – Ankara - 2019
Öncelikle yozlaşma, kamu yönetimi, siyaset, toplum ve ekonomi kavramlarının ne anlama geldiğini sözlük tanımları boyutunda ele alalım.
Toplum; aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarlarını sağlamak için iş birliği yapan insanların tümü, cemiyet olarak tanımlanmaktadır. (TDK, 2019) Ekonomi de kısaca; insanların yaşayabilmek için üretme, ürettiklerini bölüşme biçimlerinin ve bu faaliyetlerden doğan ilişkilerin bütünü, iktisat olarak tarif edilebilir. (TDK, 2019) Siyaset ise; kökü seyis kelimesine dayanan Arapça bir kelimedir ve kısaca devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış olarak tanımlanır. (TDK, 2019) Kamu yönetimi; işlevsel anlamda kamu politikaları belirleme ve uygulama, yapısal anlamda ise devletin örgütsel yapısını ifade eder. Kamu, bir ülkedeki halkın bütünü, halk, amme anlamına gelirken; kamu yönetimi bu bütünün sevk ve idaresi anlamına gelmektedir. (Vikipedi, 2019)
Yukarıda kısaca tanımlanmış kavramların varoluş sırasına değinmek bu aşamada onları sonrasında ilişkilendirmek anlamında önemlidir. İnsan topluluklarının bir araya gelerek bir cemiyet oluşturduklarını, sonrasında alış-veriş ve bölüşüm ile aralarında bir iktisat geliştirdiklerini, bu ilişkilerin düzenlenme biçimi babında siyasal fikirlerin zamanla geliştiğini ve nihayetinde bu siyasal fikirlerden birinin ya da bir kaçının birleşerek iktidara talip olup siyasal sistemin biçimine dayanarak kamu yönetimini ele aldığını söylemek büyük ölçüde doğru olacaktır.
İlişkilendirmemizin özünde yukarıda tanımlanan tüm kavramlar özelinde ele alınacak bir diğer kavram da yozlaşmadır. Yozlaşma, sözlük tanımıyla; özündeki iyi nitelikleri birtakım dış etkenlerle zamanla yitirmek, soysuzlaşmak, özünden uzaklaşmak, bozulmak, dejenere olmak, tereddi etmek anlamına gelmektedir. (TDK, 2019) Alan yazın incelendiğinde yolsuzluk ve yozlaşma kavramlarının ayrılmaz ikizler gibi ele alındığı görülmektedir. Yolsuzluk ise kamu gücünü elinde bulunduranların bu gücü kendi maddi çıkarına yönelik kullanmaları anlamına gelmektedir.
Yukarıda ifade edilen oluş sırası tezine dayanarak ve o sıra ile yozlaşma kavramını diğer kavramlar özelinde ele alalım. Ancak belirtmek gerekir ki tanımı gereği yozlaşma kavramının döneme göre değiştiği göz ardı edilmemelidir. Çünkü genel geçerli davranıştan uzaklaşarak çürüme olan yozlaşmayı tarif edebilmek için genel geçerli davranışın ne olduğunu bilmek gerekir. Genel geçerli davranış ise zamanın ruhuna göre belirlenen, devinimi sürekli dönüşümü olan bir kavramdır. (Taşar, 2006) Dolayısıyla günümüzden bakıldığında yozlaşma olarak değerlendirilebilecek kimi durumlar, yaşandığı zamanda genel geçerli yani yozlaşma dışı bir kültürel kod olabilir. Bu gerçeklikten hareketle günümüz için genel geçerli tutumları belirlemek önemlidir. Günümüz siyasal sistemlerinin köklerinde olan demokrasinin, bireyciliğin, özgürlüğün, eşit ve hakça bölüşümün, fırsat eşitliğinin, liyakatin ve benzer pozitif toplumsal kazanımların genel geçerli olduğu varsayılacak olursa bu kavramlardan uzaklaşan her negatif çıkarcı, ayrımcı, kayırmacı tutumu yozlaşma olarak değerlendirmek büyük ölçüde yanlış olmayacaktır.
Toplumsal yozlaşma kavramı ele alınırken esasen toplumu oluşturan bireyin yozlaşmasına değinerek başlamak doğru olacaktır. Zira bir toplumda yozlaşmanın o toplumun üyesi olan bireylerin eylemlerinden kaynaklandığını belirtmek büyük ölçüde doğru olacaktır. Eylemin icracısı olan insanın faydacı bir doğaya sahip olduğu ve ancak kültürlenme süreci ile beraber kendi “ben”i ile bilinçdışını bütünleştirerek ancak sağlıklı bir bireye dönüşebileceğini aksi takdirde genel geçerli tutumlara adapte olamayıp hem kendi iç dünyasında çelişkilerle dolu ve ruh sağlığı gelişmemiş hem de toplumsal

değerlere uyum sağlama ve uygulama konusunda düşük becerili, daha çıkarcı bir bireye dönüşeceğini detaylıca anlatmıştır Jung. (Jung, 2006)
Yozlaşmanın temelinde bulunan insan eylemini ya da eylemsizliğini ifade ettikten sonra bu olumsuz durumun toplum geneline yayılmasını tarif edecek olursak öncelikle toplumun en küçük birimi olan ve toplumsallaşma, kültürleme işlevlerini gören aile kavramı ele alınmalıdır. Bireyin yozlaşması ailenin de yozlaşmasına dönüşebilmektedir. Ancak diğer taraftan toplumun en küçük birim olan ailenin genel geçerli tutumlar konusunda kafasını karıştıran, değer yargılarının dönüşmesine neden olan birçok unsur vardır. Bunlardan biri olan televizyonu bu bağlamda incelemiştir Abuzar (Abuzar, 2017) Çalışmasında evlerimizin içinde olan ve kontrolsüz bir biçimde kültürel farklılıklar gözetilmeksizin sunulan her içeriğin izlenebilmesiyle kendi değer yargılarımızın bozulduğuna, yani bizim için genel geçer tutumların dışında olan değer yargılarını gerçek kabul edip kendi anlağımızın çarpıtılmasıyla yozlaştığımıza dem vurmaktadır Abuzar. Bu tespiti diğer toplumlar nezdinde genelleştirmek, bir kültürel iletişim aracına dönüşmüş televizyonun genelde aynı işlevi gördüğü sonucundan hareketle mümkündür.
Ailenin ve dolayısıyla toplumun genel geçer tutum dışında davranmaya meyil etmesi olarak kabul edilen yozlaşmanın Türk edebiyatında da sıkça işlenen bir konu olduğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır. Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Kiralık Konak” isimli romanı kahramanlarının yaşadığı dönemde roman kahramanlarının nasıl çıkarcı, duygudaşlıktan yoksunlaşıp ve yozlaşma yolunda dönüştüğünü değer yargılarını kaybederek nasıl dağıldığını gözler önüne sermektedir. (Karaosmanoğlu, 2008)
Önce bireyin ardından ailenin yozlaşmasıyla toplumun da yozlaşması genel geçer yazılı kural ve kaideleri aşındırma onlar dışında davranış geliştirme eğiliminde olması sonucunu doğuracaktır. Toplumun yozlaşması sonucu bir şekilde yoz eylem icra edenlerin görmezden gelinmesi ya da yadırganmaması sonucunu doğurabilmektedir. Bu yoz eylemleri icra edenlerin siyasiler olması durumunda siyasal yozlaşmanın vuku bulacağı açıktır.
Yılmaz (Yılmaz, 2019) siyasal yozlaşmanın ortadan kaldırılmasının güç olduğunu şu şekilde ifade etmektedir. Sosyal ve siyasal kurumlar kendi oluşum süreçleri içinde belli davranış kalıplarını genel geçerli ve zorunlu kılsalar da bu yapılar içinde yer alan bireylerin ahlaki değerleri, inançları, ideolojileri, karakterleri gibi şahıslarına ait özellikler belli bir ahlaki bilinç ile çerçevelenip sınırlandırılmadıkça siyasal yozlaşma azaltılamayacağı gibi tam manasıyla ortadan da kaldırılamaz ön görüsünde haklı olarak bulunmaktadır Yılmaz.
Siyasal alanın yozlaşması ile beraber kamu yönetimi makamlarında bulunanların da yoz tavırlar sergileyebileceği açıktır. Güney’in (Güney, 2003) çalışmasından aktarılacak olursa; “Kamu hizmeti sunanlar için dilinin ucunda bal bulunan balı tatmaması imkânsızsa, kralın gelirlerinin en azından küçük bir parçasını yememesi kamu hizmetini sunanlar için de imkânsızdır. Suyun altında hareket eden balığın su içip içmediğini ortaya çıkarmak nasıl imkânsızsa, kamuda istihdam edilen kamu görevlilerinin kendi namlarına para alıp almadığını da ortaya çıkarmak imkânsızdır” Görüleceği üzere yozlaşmanın bir noktadan sonra toplumca hoş görüldüğünün kanıtı gibidir bu sözler.
İşin ekonomik boyutu ise detaylı incelemeye değer bir alandır. Yozlaşmanın siyasetin finansmanı boyutunu inceleyen Dağdelen (Dağdelen, 2013) siyasetçilerin yeniden seçilebilmek için kamu harcamalarını arttırmaları, artan fuzuli harcamanın borçlanma yoluyla finansmanı ve bu durumun bütçe açığına ve enflasyona sebep olduğunu bu durumunda siyasal yozlaşmaya zemin hazırladığını ifade etmiştir. Siyasal partilerin seçim döneminde gerekli olan finansmanı sağlama yollarının ve sermaye çevreleri ile mafya gibi guruplarla kurduğu ilişkilerin bir siyasal yozlaşma olarak sonrasında tezahür edeceği açıktır. Taşar’ın da (Taşar, 2006) belirttiği bibi özellikle Türkiye ve benzer özellikler

gösteren gelişmekte olan ülkelerde, politikacıların seçim kazanmak için kamu otoritesini ve kamu kaynaklarını ekonomik rasyonaliteden uzak bir şekilde çevrelerine dağıtmaları, siyasi yozlaşma olarak tanımlanabilir.
Bayrakçı’da (Bayrakçı, 2000) çalışmasında benzer görüşleri dile getirmektedir. Siyasal yozlaşmanın ekonomik gelişmeyi engellediğini, yerli ve yabancı yatırımlarını engellediğini, devlet gelirlerini azaltarak makroekonomik istikrarı bozduğunu, bürokrasinin çalışmasını önleyerek ekonomik gelişmeyi yavaşlattığını, yenilikleri, verimliliği ve rekabeti engellediğini, meslek gruplarının önem sırasını değiştirip ekonomik gelişmeyi yavaşlattığını, gelir dağılımını bozduğunu, kaynak dağılımını bozarak kaynakların etkinsiz kullanılmasına neden olduğunu ifade etmektedir.
Yozlaşma kavramının, oluş sürecine bağlı kalarak önce birey sonra aile ardından toplum, ekonomi siyaset ve kamu yönetimi kavramları özelinde irdelenmesi sonucu ortaya çıkan tablo şöyle ifade edilebilir. Yozlaşma bir insan eylemi ya da eylemsizliği ise insana dair olduğu ve insanın eylemi ile varlık bulduğu açık olan kavramlardır; toplum-siyaset-ekonomi-kamu yönetimi. Yozlaşmış insan tüm bu kavramların ortak öznesidir. Dolayısıyla bireyin buna bağlı olarak ailenin ardından toplumun beraberinde siyasetin ve ekonominin ve nihayetinde kamu yönetiminin yozlaşması kavramları birbirine göbekten bağlıdır demek büyük ölçüde doğru olacaktır.
Kaynakça
Abuzar, C. (2017). Televizyonun Aile Yapımız Üzerine Etkisi. Harran İlahiyat Fakültesi Dergisi(38), 79- 87.
Bayrakçı, B. (2000). Siyasal Yozlaşma ve Ekonomik Gelişmeye Etkileri. Erciyes Üniversitesi İİBF Dergisi(16), 133-163.
Dağdelen, A. (2013). Siyasal Yozlaşma Olgusu ve Siyasetin Finansmanı Arasındaki İlişkiye Genel Bir Bakış. Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, 6(2), 291-306.
Güney, T. (2003). Yozlaşmanın Sosyal ve Kültürel Etkileri; Bir Literatür İncelemesi. Dumlupınar Üniversitesi SBE Dergisi, 4(2), 15-25.
Jung, C. G. (2006). Analitik Psikoloji. (E. Gürol, Çev.) İstanbul: Payel.
Karaosmanoğlu, Y. K. (2008). Kiralık Konak. İstanbul: İletişim.
Pustu, Y. (2007). Osmanlı-Türk Devlet Geleneğinde Modernleştirici Unsur Olarak Bürokratik Elitler. Gazi Üniversitesi İİBF Dergisi, 9(2), 197-214.
Taşar, M. O. (2006). Siyasi Yozlaşma Kavramı ve Kamu Ekonomisi. Selçuk Üniversitesi Huku Fakültesi Dergisi, 14(2), 347-368.
TDK. (2019, 06 19). Türk Dil Kurumu: sozluk.gov.tr adresinden alındı
Vikipedi. (2019, 06 18). wikipedia.org: http://www.wikizero.biz/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci5tLndpa2lwZWRpYS5vcmcvd2lraS9L YW11X3klQzMlQjZuZXRpbWk adresinden alındı
Yılmaz, A. (2019). Siyasal Gerçeklik, Ahlak ve Yozlaşma. Ankara Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 6(1), 280-289.

Yorumlar